Bu semptomlar Zoom yorgunluğuna işaret ediyor!
Koronavirüs pandemisi ile birlikte hayatımıza giren dijital platformlar, eğitimden iş dünyasına kadar pek çok alanda kullanılıyor. Uzmanlar, kullanım kolaylığı sunan programların “ekstra zihinsel çaba” gerektirmesi nedeniyle zihinsel ve bilişsel yorgunluğa neden olduğuna dikkat çekiyor. Bu yorgunlukla başa çıkmak için bireylerin mutlaka kendilerine vakit ayırmaları ve gerçek etkileşime girmeleri tavsiye ediliyor.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, sosyal ağlarda yeni trend toplantılar ve uygulamaların neden olduğu yorgunluklara dikkat çekti, bu yorgunluklarla başa çıkmak için tavsiyelerde bulundu.
Negatif ve pozitif etkileri var
Covid-19 pandemisi ortaya çıktığından beri dijital platformların gerek seyahat engelleri yüzünden gerekse de eğitim sebepleri için daha fazla kullanılır olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, “Zoom gibi uygulamalar video arama ve sohbet platformu olarak kullanıcılarına evlerinin konforundan çıkmadan sohbet etme imkânı sunuyor fakat öte yandan dijital platformları kullanmanın pozitif ve negatif etkileri bulunuyor. Tek bir bağlantıyla uygulamaya rahat erişim sağlayan bu programlar, oldukça basit bir uygulama ancak diğer taraftan bakıldığında insan iletişimine negatif yönde etki ediyor. Çünkü bazen yüzler gizlenmiş oluyor ve sadece sesleri duyabiliyoruz” dedi.
Öğretmenler ve öğrenciler Zoom yorgunluğuyla karşılaştı
Bu programın neden olduğu yorgunluğun, gün boyunca çok sayıda canlı video derse katılmaktan kaynaklı hissedilen bir durum olarak ortaya çıktığını söyleyen Ünal, “Zoom yorgunluğunun oluşumunda uzun süre aynı ortamda oturmak ve uzun süreli hareketsiz kalma kaynaklı fiziksel yorgunluk başlıca nedenler olarak görülebiliyor. Fiziksel yorgunluk boyun ve omuz sertliği, göz yorgunluğu, bacak ve baş ağrıları şeklinde kendini gösteriyor. Öte yandan canlı etkinliklerin sayısı ve süresine paralel olarak dinlemek, izlemek, not almak bunları zihinsel olarak işlemenin getirdiği bilişsel yük kaynaklı zihinsel yorgunluk da göz ardı edilmemelidir. Bu yorgunluk biçimi öğretmen ve öğrencilerin başa çıkmak durumunda oldukları yeni bir gerçeklik olarak kendini göstermeye başladı. Ayrıca nöro-anatomik açıdan da dikkat dağıtıcı bir sistem olduğunu söyleyebiliriz çünkü dopaminerjik sistemimizi etkiliyor” ifadelerini kullandı.
Ekstra zihinsel çaba da gerektiriyor
Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, ‘Görüntülü etkileşimlerde yüz ifadeleri, sesin tonu ve perdesi ve vücut dili gibi sözlü olmayan ipuçlarını ve bunların beraberindeki duyguları doğal etkileşimde olduğu gibi ekrandan almak mümkün görünmüyor’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Bu nedenle konuşulanları sözel olamayan ipuçları olmadan işlemek için daha çok çaba harcamak, bunlara daha fazla dikkat etmek çok fazla enerji gerektiriyor. Yüz ifadeleri ve jestler net olarak görülemediğinde, konuşulan kelimelere daha güçlü bir bağımlılık ve dikkat yorucu oluyor. Bunun yanı sıra internet bağlantısı ne kadar iyi olursa olsun görüntü ve sesin 1-2 saniye gecikmeli gelmesi de izlenenlerin işlenmesi için gerekli bilişsel çabayı artırıyor. Ayrıca bu gecikmeler yanlış ya da eksik empati kurmaya neden olabilmektedir. Bütün bunların ekstra zihinsel çaba anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Bu çaba ekran yorgunluğunun önemli ölçüde zihinsel yorgunlukla ilgili olduğunu gösteriyor. Söz konusu çevrimiçi toplantı yorgunluğu sadece Zoom ile sınırlı değil, birçok başka uygulamayı-Google Hangouts, Skype, FaceTime ve benzeri uygulamaları da kapsıyor.”
Kişileri sohbete odaklanmaya zorluyor
“Zoom yorgunluğunun tanımı ise yorgunluk, kaygı ve tükenmişlik gibi duyguların bir sanal platformun iletişim için aşırı kullanımından sonra ortaya çıkması olarak açıklanabilir” diyen Dr. Öğretim Üyesi Ünal, “Kişileri sohbete aşırı odaklanmaya zorlayan bir deneyim olduğu için son zamanlarda aşırı merak edilen bir konu haline gelen zoom yorgunluğu, gündemi kaçırmamak için kameraya bakma davranışında bir süre sonra zorlanmalar yaratıyor. Nasıl ki günlük yaşamda sürekli birinin yüzüne bakılması hem kişiyi hem de karşısındakini rahatsız etmekte ve yorgunluk vermekteyse zoom için de durum böyledir” dedi.
Yüzyüze iletişim daha fazla ödül anlamına geliyor
Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, ‘En temel açıdan bakıldığında video konuşmalarında daha fazla konsantre olmamız gerekiyor’ dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çünkü sözlü olmayan işaretleri anlamak, ses tonuna göre ve vücut diline göre karşımızdakinin ne demeye çalıştığını anlamlandırmak kolay değil. Ayrıca ruhen oradayız ama bedenen değiliz. Bunun yarattığı uyumsuzluk durumu karışık duygulara ve yorgunluğa sebebiyet veriyor. Öncelikle, zihinsel yorgunluk kavramına değinmek gerekir. Zihinsel yorgunluğun temel psikolojik altyapısında ödül-maliyet analizi vardır, beynimizde bilinçaltında gerçekleştirdiğimiz bu analize göre her davranışımızı bu şekilde analiz ederiz. Ödül ve yorgunluk arasındaki bağlantı da burada devreye giriyor. Dopaminerjik sistemimizdeki aktivasyon ödülle bağlantılıdır ve bizim sübjektif olarak uyarılmamızı, enerji artışını ve motivasyonumuzu güdüler. Bu da yorgunluğun tam tersidir. Bu noktada, yeterli ödül olmamasının Zoom yorgunluğuna iten bir psikolojik altyapı olup olmadığı tartışılabilir. Yapılan araştırmalara göre yüz yüze etkileşimler video bazlı etkileşimlere kıyasla beynimizdeki ödül alanlarının daha fazla aktive olmasına sebep olmaktadır. Dolayısıyla daha fazla yüz yüze iletişim daha fazla ödül anlamına gelmekte bu da sübjektif uyarılmaya kıyasla yorgunluğu azaltmaktadır.”
Yorgunluk, kaygı ve odak yoksunluğuna yol açıyor
Zoom yorgunluğuna sadece psikolojik açıdan değil, fiziksel ve zihinsel açıdan da yaklaşılması gerektiğinin altını çizen Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, “Çünkü bu yorgunluk hem zihinsel hem psikolojik hem de fiziksel bir yorgunluktur ve tedavi planı da bunları gözden geçirerek yapılmalıdır. Son zamanlarda çalışılan bir alan haline gelmeye başlayan zoom yorgunluğunun semptomları; fiziksel yorgunluk, kaygı, odak yoksunluğu, bilgi saklamada eksiklik, ev içi ajitasyon, aile üyeleri ile çatışma, genel üretkenlik kaybı, tüm teknolojiye karşı genel korku ve üzüntü hissi olarak açıklanıyor” dedi.
Zoom yorgunluğuna karşı neler yapılabilir?
Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, Zoom yorgunluğu karşısında yapılabilecekleri şöyle sıraladı:
Zoom’dan çıkman gerektiğinde bağlantıyı kes.
Sanal buluşmalar arasında kendine zaman ayır. O sırada yapmak istediğin şeyleri yap. Arkadaşınla buluş, dışarı çık ve hava al. Gerçek bir etkileşime gir veya kendinle vakit geçir.
Farkındalığı deneyimle. Yoga ya da meditasyon yap.
Kendine karşı ve çevrene karşı şefkatli ol. Zor bir dönemden geçtiğimizin ancak bunun sona ereceğinin bilincinde ol.
Günlük rutinler belirle ve bunlara sadık kal.
Öncelikle her zaman görüntülü görüşme yapmamız gerekmiyor. Görüntülü görüşmeye ihtiyaç duyulup duyulmadığı ya da katılımcıların kameralarını açmalarının gerekip gerekmediği noktasında iyi analizler yapılabilir. Eğer analiz size görüntü paylaşımının gerekmediğini söylüyor ise telefondan görüşmeyi teklif edebilirsiniz.
Toplantıdan önce toplantıyla ilgili notların paylaşılmış olması görüntülü görüşme gerçekleşeceği zaman toplantıya dair hazırlığın tamamlanmış olmasına yani odaklanmış bir şekilde başlamasını sağlayabilir.
Telefonunuzu sessize almak, mail bildirimlerinizi kapatmak gibi önlemler görüşme esnasında odaklanmanızı sağlayabilir.
Yeni dijital savaş: Zoom Bombalaması
Zoom yorgunluğu dışında akademideki öğrencileri zorlayan bir başka konunun da ‘Zoom Bombalaması’ olduğuna dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, “Zoom bombalaması video görüşme sırasında uygunsuz, pornografik ve ırkçı fotoğrafların görüşmeyi bölmesi olarak tanımlanabilir. Amerikan federal soruşturma bürosu bu konuda okulları, kurumları ve toplumu uyardı fakat henüz kalıcı bir çözüm bulunamadı. Zoom bombalaması ciddi bir siber güvenlik sorunudur ve aynı zamanda psikolojik sonuçlar doğurabilir. Konsantrasyon kaybı, ruh hali bozulması ve benzeri sorunlar doğurabilir” diye konuştu.
Bekleme odasını ve giriş şifresini zorunlu kılın
Dijital bir savaş devrinin başladığına işaret eden Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, rahatsız edici eylemlere karşı korunma önerilerini şöyle sıraladı:
• Bekleme odaları ve giriş şifresi zorunlu kılınmalı,
• Girişte katılımcılar sessize alınmalı,
• Ses düzeyi ev sahibi tarafından ayarlanmalı,
• Sorular sohbet kanalı yoluyla mesajla alınabilir,
• Sadece soru-cevap kısmında sesin açılması tercih edilmeli.
Comments